2003 yılında üniversite öğrencisiyken çıkan bir film vardı “Karşı Pencere”, İtalyan. Yönetmenliğini Ferzan Özpetek’in yaptığı bir filmdi. İzlemiş ve şarkılarını çok beğenmiştim. Ama sözlerini anlamamıştım o zaman.
Sonra 2006 yazında İspanya’ya Avrupa Gönüllü Hizmeti yapmaya gittim. İspanyolca öğrendim ve 2007 yazında İstanbul’a döndüm. Gitmeden önce buradaki yaşadığım odayı başkasına bıraktığım için kalacak yerim yoktu. Yurttan bir arkadaşımın, Özgen (şimdi İngiltere’de) evinde kaldım.
Yasemen ve Bilge ile. Merdivenköy’deki evlerinde, apartman boşluğuna bakan minik bir odada. Bir nevi sonrasında ne olacağını bilmeden ne yapabilirsem yapıyordum. Kendimi kalifiye bir meteliksiz hissettiğim bir dönemdi. Yüksek lisansa başvurduğum için iş görüşmelerinde dürüstçe ondan haber beklediğini söylüyordum. Onlar da beni aramıyorlardı, doğal olarak.
Tersi de olmadı değil… Bir seyahat acentası ile görüşmeye gitmiştim. Beni beğenmişlerdi. Ama çalışma koşulları o kadar yoğundu ki, görüşmeden sonra düşündüm ve onlara şöyle bir şey yazdım. “…. Teşekkür ederim ancak kendimi 5 yıl sonrasında burada çalışırken düşünmeye çalıştım ama düşünemedim. Umarım kendinize uygun daha iyi birini bulursunuz.” Dönüp baktığımda gülümseten bir Serpil anısı olarak kaldı. Ki şunu da söyleyeyim, sanırım bugüne kadar ki hiçbir işimi CV göndererek bulmadım. Bir şekilde “denk” geldi.
[Bir defasında İbo amcam bana şöyle demişti, “Serpil, sen yürüyeceğin yolu kendin açtın”. Mustafa dedem de Mersin şehri Kocahamzalı köyümüz arasında epey yollar açmış bir insanmış. Amcam böyle dediğinde zihnimin kurduğu sistemik bağlantı beni buraya götürmüştü]
O dönem ilk İspanyolca – Türkçe çevirmenliğimi yaptım, bir dizi senaryosu çevirisiydi. O iş de sevgili Oğuz Demir vesilesiyle olmuştu. Şimdi TV lerde programlara katılan doktoralı bir ekonomist… O dönemlerde Ekonomistler Platformu diye bir dernekteydi. Sonrasında bir şekilde ayrılıp kendine bir yeni oluşum yapmıştı. Ekip toplamak için de (bence) ücretsiz bir Proje Döngüsü Yönetimi eğitimi vermişti. Akıllıca bir hareketti. Ben de Avrupa Birliği üzerine yüksek lisansı yaparken haberdar olmuştum ve katılmıştım, orda da gönüllü olmuştum. Ve İspanya’ya giderken bana gönderen kuruluş olmuşlardı. Sonra kapandı bu oluşum, benden başka birini de göndermediler…
Neyse 2007 yazında, İspanya ilk dönüşü sonrası, memlekete gidip de herkes iyiliğimi isterken benim kimseye vermeyeceğim diye İstanbul’a iş görüşmesi için geldiğim bir zaman… Etik sebeplerle bu işi sonrasında kabul etmedim onu da ayrı konu… Oğuz aradı, o dönemki kız arkadaşı, şimdiki eşinin iş ortağının erkek arkadaşı (sonrasında onlar da evlendi ve çocukları oldu falan) yapımcıymış. Ve bu diziyi getirmek istemişler. Bir yemekte muhabbet açılıyor ve tercüman lazım diyor… Oğuz da bana “Yapar mısın?” diyor. Bana soru geliyor ve ben de “Yaparım” diyorum. Cesaretimi şimdi bile takdir ediyorum. [Şimdi şimdi fark ediyorum ki hayatımda bir çok alan bu şekilde açıldı, bana sorulan sorulara evet diyerek]
Ve gayet iyi yaptım. Birlikte çalıştığım arkadaşım Barış vesilesiyle reklam filmlerinde İspanyol mankenlere sözlü çevirmenlik yapmaya başladım. Barış acayip etik, bu tüketim, reklam işlerinde olmayı tercih etmeyen pek düzgün bir insandı. Sağ olsun, bu şekilde yönetmenlerle, mütevazi İspanyol oyuncularla tanıştım.
Neyse, bir gün Özge’nin evindeyken, bir müzik çaldı, girişinden KARŞI PENCERE’nin film müziği olduğunu anladım, “Aaaaa” dedim “Ne güzel!”. Sonra sözler girdi. Birden dikkat kesildim. Sözlerini artık anlıyordum. Çünkü sözleri İspanyolca idi ve zihnim artık İspanyolca’yı deşifre edebiliyordu. Meğer şarkı İtalyanca değil İspanyolca’ymış. Ve bir aşk hikayesiymiş.
O an benim EVREKA anımdı. Anlıyorum! Anlıyorum! diye koşturup Özge’ye sarıldığımı hatırlıyorum. Ağlamış da olabilirim.
O şarkı ne miydi? Geliyor:
“Historia de un amor” “Bir aşk hikayesi”
Düğünlerden tanırsınız melodiyi. Sözlerinin anlamı bilinseydi yine de düğün şarkısı olur muydu pek emin değilim 😊
Historia de un Amor – Bir Aşk Hikayesi
Ya no estás más a mi lado corazon,
Y en el alma solo tengo soledad
Y si ya no puedo verte
Porque dios mi hizo quererte
Para hacerme sufrir más
Siempre fuiste la razón de mi existir
Adorarte para mi fue religión
En tus besos encontraba
El calor que me brindabas
El amor y la pasión
Es la historia de un amor,
Como no hay otro igual
Que me hizo comprender,
Todo el bien, todo el mal
Que le dio luz a mi vida,
Apagandola después,
Ay! que vida tan oscura
Sin tu amor no viviré
Artık yanımda değilsin kalbim,
Ve ruhumda sadece yalnızlık var
Ve artık seni göremiyorsam
Çünkü tanrı bana seni sevdirdi
Bana daha çok acı çektirmek için
Sen hep benim varoluş sebebimdin
Sana tapınmak benim için bir dindi
Senin öpücüklerinde buluyordum
Bana verdiğin sıcaklığı
Aşkı ve tutkuyu
Bu bir aşk hikayesi
Eşi benzeri olmayan
Anlamamı sağladı
Tüm iyiyi ve kötüyü
Hayatıma ışık verdi
Sonra onu söndürdü
Ay! Ne karanlık bir hayat
Senin aşkın olmadan yaşayamam
Yazı vesilesiyle şarkıyı araştırdım. Şarkı 60 yıl kadar önce Panamalı Carlos Eleta Almarán tarafından bolero tarzında yazılmış ve bestelenmiş.
Bu da onun sesinden: https://www.youtube.com/watch?v=u5g6AExjoUM